Dost Dost Diye: Winnie The Pooh – Selma Cengiz
Haziran 7, 2025 2025-06-07 11:21Dost Dost Diye: Winnie The Pooh – Selma Cengiz
Dost Dost Diye: Winnie The Pooh – Selma Cengiz
Winnie The Pooh, Alan Alexander Milne’nin hayal dünyasından çıkıp günümüze kadar gelmiş olan bir çizgi film karakteri. Esasen, biz, Winnie’i daha çok 2000’li yılların başında Türkiye’de yayımlanan çizgi filmiyle tanımaktayız oysaki bu karakterin hikâyesi çok daha öncesine dayanıyor. Yazar Milne, Winnie The Pooh hikâyesini, yıllar önce oğlu Christopher Robin’e anlatmak için kollarını sıvamış ve 1924-1926 yılları arasında da bu hikâyeyi yazarak ölümsüz bir karakter yaratmayı başarmış. Bugün, 21. yüzyılda, Winnie’i tekrar hatırlayarak dünyayı onun gözünden hem anlamaya hem de hissetmeye çalışacağız.
Dostluk Kavramına Winnie The Pooh’nun Gözünden Bakmak
Winnie; 100 Hektar Ormanı’nda yaşayan, bal yemeği çok seven, oldukça sakin, dostlarına bağlı, zaman zaman şaşkın ve sakar, neticede kendi varlığını duyumsayıp günün ona getirdiklerini deneyimleyen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Dostları; Piglet, Tigger, Tavşan, Eeyore, Owl, Kanga ve Christopher Robin ile birlikte maceradan maceraya koşan Winnie, her maceranın içinde dostluklarını bolca pekiştiren öğretileri neşeli ve samimi bir yerden sunarak kalıcı bir tebessüm bırakıyor bizde. Winnie’in dostlarını sevmesi ve onların bizce zayıflık olarak görünen özelliklerini sıcacık bir yerden karşılaması, anlayışla yaklaşması ve dostlarına destek olarak kendi varlıklarıyla barışmasına alan açması… Çünkü dostluk, olduğumuz gibi kabul görmenin şarkısı, sevgiyi deneyimlemenin yollarından yalnızca biri, yaşamın içinde sorgusuz sualsiz var olabilmenin eşsiz koreografisini üstünde taşıyan bir dans. Winnie’in Christopher Robin ile birlikte, her gün batımında omuz omuza vererek bulutları izlemesi, Tavşan’ın evinden taşınmasını istemediği için diğer arkadaşlarıyla birlik olarak ona bal bulmaya gitmesi, Eeyore’nin mutlu olması için ona tıka basa doyuncaya kadar bal yedirmesi, özellikle Piglet’in korktuğu zamanlarda dostunun yanından ayrılmayarak ona destek olması, kahraman olduğunu ona sık sık hatırlatması bir bakıma varlığın kendisini yaşayabilmesine gönülden bir çiçek sunmaz mı? Winnie, o çiçeği hem kendisine hem de dostlarına armağan etmekten hiç gocunmaz çünkü ilk önce varlığın kendisi çiçek açabilmelidir ki etrafındakileri de çiçeklendirebilsin. Böylece çiçek bahçesinin o hoş kokuları eşliğinde yaşam da parıldamaya başlayabilsin, tıpkı 100 Hektar Ormanı’nda parlayan yaşam gibi.
Winnie’in hikayesi, 20. yüzyılda kendine bir yer edinmiş, bizse onu 21. yüzyılın içinde de görmek istiyoruz. Niye mi? Bu çağın insanına şöyle bir yakından baktığımızda dostluk kavramının günümüzde daha çok çıkar ilişkisine döndüğü apaçık görünüyor. Dostlarımızı; itibar, statü ve güç kavramlarıyla örtüştürerek hayatımıza almışız, parası bol olanına daha çok yanaşmışız, işimizi görene kucak açmışız, kalbi delik deşik edip aklın gölgesine sığınmışız, zayıf yönlerimizi gizleyip korkuya kapılmışız, tek başımıza ağlamışız, kapalı kapılar ardında sözde dost bildiklerimizi kıskanmışız, aşağılamayı mizah sanmışız.
Ah Winnie, neredesin?
Son zamanlarda evimden dışarı çıkamıyorum, hiç kimseyle konuşamıyorum, içimde dehşetengiz bir korku var, hiçbir yerde olamıyorum, kimseye varamıyorum, bunları kimseyle paylaşamıyorum. Bu çağı anlamlandıramıyorum.
Dostum,
Korkmana gerek yok, ben yanındayım. Hem sana beyaz kahramanlık atkısını da getirdim. Christopher Robin bu atkıyı takanın kahraman olacağını söylüyor, eğer bu atkıyı takarsan hiçbir şeyden korkmayacaksın, ayrıca gördüklerin sadece birer yansıma, hiçbiri gerçek değil, sakın korkma, dostlar birbirini yalnız bırakmaz.
Winnie, Sevgili Dostum,
Bunları söylerken bile korkuyorum Winnie. Korkak olanı kimse sevmez üstelik. Sen de beni bırakıp gidebilirsin.
Dostum,
Sen korkak değilsin ki. Yeri geldiğinde aramızdaki en cesur varlık sen olabiliyorsun. Her varlığın korku duyduğu şeyler vardır ayrıca. Hepsi zaman zaman gelir ve gider. Şimdi beyaz kahramanlık atkısını boynuna ben doluyorum, kış da geldi, hem sıcacık tutacak seni. Unutma, dostlar, gökyüzünün antikalarıdır. Sönmeyen yıldızların diyarında buluşalım. Bu çağı, birlikte anlamlandıralım. Bu çağı, dostluğa bizler kavuşturalım.
Sevgiyle kal.
Winnie
