Blog

Şairlere Soruyorum: “Ayşe Şirin Çakmakçı”

ayşe şirin çakmakçı
Şiir

Şairlere Soruyorum: “Ayşe Şirin Çakmakçı”

1-    Şiiri nasıl tanımlıyorsunuz? Şiir yazmaktaki amacınız nedir?

 

Kahrımdan ölmeyeyim diye şiir yazıyorum. Valla. Bu bir amaç mıdır? Bireysel bir amaç uğruna yazıyorum diyebilirim. Üstelik bir de bela bir şey başıma. Şiir yani. Hep nefret ettim çocukken, lanet ettim geldiği kuyuya. Bence şiir derin bir kuyuya tutuşmuş yapışkan bir sarmaşık. Dokunursanız sizi kendine içkin kılıyor bir süre sonra siz şiir oluyorsunuz. Sonra şiir olunca şiir söylüyorsunuz çünkü yaşamak için şiir söylemek zorunda kalıyorsunuz. Bu işin -bencesi.

 

2-    “Şiir, insan soyunun ana dilidir.” diyor Johann Georg Hamann. Sormak istediğim şu: İnsanların ana dili nasıl olur da şiir olabiliyor? Şiir diliyle konuşmak ne demek? Birbirlerine imge yüklü sözcükler mi kullanıyorlardı, çağrışım mı yüklüydüler, yoksa şiir dili hâletiruhiye midir? İlk insanların ana dilinden bahseder misiniz?

 

Tüberküloz ne kadar kutsalsa şiir o kadar kutsaldır. Tıpkı tüberküloz gibi şiir de hastalıktan doğar, o bozukluktan doğar ve bir insanın hastalığı da değildir o, bir ailenin, bir toplumun, bir milletin hastalığıdır bazen. Ama işte nasıl tüberküloz zamanında “ince hastalık”tı ve tüberküloz hastasının bir şairane tarafı vardı, Yeşilçam’da o kanlı mendiller, güzelim beyazın üstüne o veremin kırmızı işaretleri nasıl çizilirdi, bağlantı açık gibi görüyorum. Bahsettiğim şiirin, şiirin ta kendisi olduğuna inanmıyorum. Benim dünyamda şiir buydu. Şiiri kutsal görmeyi reddediyorum tıpkı tüberkülozun modaya yansıması gibi aptalca bir şey olduğunu düşünüyorum. Hastalık, PATHOS. Saçmalamayın pathos değil meselemiz demek istiyorum.

 

Şiirin insan soyunun ana dili olması fikri şöyle geliyor bana: Chomsky evrensel dil bilgisi kavramı aklıma geliyor. Sanırım her dilin belli şemaları ortak olarak gösterdiği teorisinin adı olmalı. Yani aslında evrensel dil bilgisinden bahsedebilirsek, ki bu işin rasyonel tarafıdır, duyguların dili de evrensel olabilir, bu da şiir olabilir. İmgeler bizim ortak bir kuvvetimiz mesela İngilizce şiir anlayabiliyorum sadece başka diller bilmiyorum ama ortak bir imgelem dünyasından bahsedebiliyoruz. Mavi hepimiz için melankoliye dönüşebiliyor.

 

İlk insanların dili çok bedenseldir diye düşündüm şimdi. Kullandığın kelimeler azdır, vurgularla hep anlamları çoğalıyordur. Belki de o dilde şiir söylemek de bir mağara duvarı resmi gibidir. Ah, yazmak yeter belki de o şiirde.

 

Röportaj: Selma Cengiz 

 

 

Canımın İçi Çam Kokulum  

 

 

Allah yokluğunu aratmıyor

İçimde bir ateş yanıyor

Fırsat olmadı düşünmeye

 

Şarkı yaparız demiştik

Sen şimdi sen gittin

Dersin buna da şimdi

Yok sen gittikten sonra

 

O kaldı diye düşündüm

Allah şarkı söylemeye devam et diyor.

 

Şiir gitti diye düşünmüştüm ya

O da geldi bak burada bir yerde

Bir kıvılcım dans ediyor buradayım

Buradayım
Buradayım

 

Delilik kalıcı olur bu sefer dedim

Sen gittikten sonra

Kalmayacak o da gidecek bir süre sonra

Şimdiyse hoş gördüğüm bir misafir o da

 

Ben deliyken de olabiliyormuşum

Belki hep oluyordum da korktum insanlardan

korktum

Hep köşelere çarptım canım acıdı

 

İçine girdiğin küçük kaygan deliği

Deyince sen de bir çocuk görüyor musun

Ben görüyorum

 

Danish bana diyor ki

Koymuş Grief ve Grace’i bir araya

Yani Grief abla şöyle biri mesela

Siyah saçlı bir kere

– Saçlarımı ilk defa siyaha boyadım

Biraz yaşlıca bir adam toplu

Böyle bir abla gördüm ben ona benziyor

Grace de mesela Grace abla

Biraz Galadriel havası

 

Ya yazıklar olsun

Taylor Swift dinledim ağladım ilk defa

En azından yeni bir Era açtın hayatımda

 

 

Ama işte ya

Dün de söyledim

Bazı anlar vardı

Biz kendi dünyamızda yaşardık ve mutluyduk

Hep de buna kızdı ya

O da

 

 

Leave your thought here

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Abone Olun