Yüzleşme: Çirkin Kadın Söylüyor “Merhaba Diyorum” – Ayşe Şirin Çakmakçı
Eylül 27, 2025 2025-09-27 10:55Yüzleşme: Çirkin Kadın Söylüyor “Merhaba Diyorum” – Ayşe Şirin Çakmakçı
Yüzleşme: Çirkin Kadın Söylüyor “Merhaba Diyorum” – Ayşe Şirin Çakmakçı
Merhaba diyorum. Bir had bilmeden veya had bildirmeden konuşmak istiyorum, geçtiğimiz 1 ayı. Bir queer feminist olarak, bununla beraber bu kelimeleri fazlasıyla ağır sorumluluklar olarak gören bir insan olarak. Sizden konuşmak istiyorum, kendimden konuşarak. İstismar çok erken yaşlarda, aile içinde karşıma çıktı benim (Sizin de). Sonra aile olmak istediğim insanlarla çıktı, bu defalarca oldu hatta, biliyorum sizin de. Konuşurken buradan konuşuyorum sanırım. Merhaba diyorum. Acaba sizinle bunun hakkında konuşabilir miyiz? Beraber. Bunu anlayabilir miyiz?
Yani nasılsınız mesela bugünlerde? Yalnızca ben felaket bir halde takılıyor olamam. Şimdi gelip de Turkey MeToo Movement deyip de kenara da çekilemiyoruz. MeToo movement’ı affedersiniz ama odamızın içinde yaşıyoruz çünkü. Çok merak ediyorum faillerinin suçlarını üstlenir miymiş hayatta kalanlar? Bir oturup faillerimi saymak istiyorum, rızamla seviştiğim insanların sayısını aşarlar diye korkuyorum. Ve neden, neden bir kürsüye geçtim, size bağırıyorum, ben bir dünyanın suçunu taşıyorum. Atlas’a nasıl sırtlatmışlarsa bir dünya, öyle bende bir dünya.
Bu beni giderek tuhaf biri yaptı. Havadan sudan konuşamaz oldum. Özgür Filistin! Yok konuşamıyorum havadan sudan. Kahroluyorum her gün kendimden de kısarak ve sevdiklerim de bunu görüyor. İşlerim iyi gitmiyor. Tarot fallarım bu bir Kule anı diyor. Şeytanlarımla yüzleşmenin sonuçları. Çok utanıyorum bazı belli şeyleri bile yapmakta zorlandığım için uzun süre, Kalkıp ÖZGÜR FİLİSTİN diye bağırmadığım için, bunun her an, her an en önemli şey olduğunu söylemediğim için. Her an en önemli şey olmadığı için. Hayatımın kahrolma döngülerinde kaybolduğum için.
Böyle işgale uğramak, tahrip edilmek, nesiller boyu devam eden bozukluklar doğuruyor. Alkolizm mesela bunlardan biri, özellikle sömürgeleştirilmiş milletlerde çokça karşımıza çıkıyor. Kimi Amerikan yerlilerinde yaygın bir semptommuş mesela. Artık sağlığı tek bir insan bedeninden ibaret de görmemeye başladım.
Nemahsis’in yeni şarkısını düşünüyorum bu aralar. Filistinli, Filistinliler için şarkılar üreten -bununla bilinen- ve diyor ki “I don’t mean war, but I’m tied to it”; “Savaşı kastetmiyorum” (veya Savaş çıkarmak istemiyorum) ama ben buna bağlıyım [veya Bununla ilişkilendirilmişim (yine sizin tarafınızdan)].
Hey, merhaba diyorum. Şimdi sözlerimin bittiğini hissediyorum. Saat sabahın 7’si burada, Nemahsis dinliyorum. Bir iki gün önce Wembley Stadyumunda “Together for Palestine” (Filistin için Bir Arada) vakıf konseri oldu. Yani Filistin için para toplandı. 69 sanatçı bir araya geldi. Yani bu kadar kişi arasına Nemahsis’i koyamamışlar ona şaşırdım. Ben buna şaşırırken Nemahsis de bir canlı yayın açtı da o da şaşkınlığını belirtti. Farkında değil değiller ki Nemahsis’i. Ama işte sesimizi çıkartacağız dediğimizde bile en çok “ihtiyacı” olanlar suskunluğa mahkûm. Madunun sesi olur mu demişti Gayatri Spivak. Olmuyor.
Ne kadar konuşmak istesem de suskunluğumu bozmak istesem de her gün kendi evimde, odamın dışında ve içinde, sokakta mahallemde, Allah’ıma her yerde, ben sustum. En çok kendime dair sustum. Önüme eğdim başımı, tırnaklarımla oynadı ellerimde izledim. Hep istedim bağıran seslerin arasında “ben de!”, “ben de!” demek de karanlık odalarda olanları anlatmak istedim. Benim olmayan sırları dökmek istedim ortaya.
İstismarcının yaptığı en korkunç şey, seni istismarına ortak etmesi. Uzun süreli istismarlarda, istismarcı ve mağdurun ilişkisi derinleşiyor. Örneğin sen mağdur olarak yavaş yavaş İstismarcının zehriyle bozulurken, istismarının aktif bir eylemcisine dönüşebilirsin. Yıllar içinde kastedilen eylemin edeni olabilirsin. Bu tepkisel istismar dediğimiz, istismara maruz kalanın tepkisel bir saldırganlık geliştirdiği dinamikleri de içerebilir. Dolayısıyla, istismarcı sende yanlış bir edebilirlik hali yaratır. Yeri gelir istismarının edeni olabilirsin. Algıların bozuma uğrar, kendini iğrendirecek bir varlığa dönüşebilirsin. Yanlış bir keyif hali gelir sonra. Sen kendi istismarından keyif alabilirsin. Uyarılma hissin bozuma uğrayabilir sonra, uyarılmanın kendisi utanç ve istismar ile eşleşebilir. Sen bu eşleşmeden hoşlanmazsın çünkü her zaman, istismara uğrayan kişi sendin. Bu oyunu oynamak istemedin. Bu oyun kötü bir oyundu sen bilirdin.
Bu kötü dinamiğin korkunç bir sonucu var mağdurun hayatında. Mağdurun kimlik anlayışında bozulma yaratan bir sonuç bu çünkü mağdur kendini İstismarcının edebilirliğiyle eşleştirdikçe aslında onun üstlenmediği suçu taşıyan kişi oluyor. Ancak İstismarcının aksine mağdur gerçekten kendine bu istismarı uygulamak istemezdi ve bunun ahlaki yanlışlığını bilirdi. Dolayısıyla kendi için, kendi ahlakı için yanlış olanı üstlenerek kimliği şeytani bir hal alıyor adım adım. Kompleks Travma Sonrası Stres Bozukluğunun ana tanısal özelliklerinden biri bu. Kişinin kendi kimlik anlayışının kötücül bir hal alması. Sen kötülüğe maruz kalsan dahi, işte kimlik duygusu bu kötülükten etkileniyor. Çok basit dinamiklerle de yukarıda belirttiğim edimsel dinamiklerle de bu yaşanabilir. En sade haliyle sen ben bunu nasıl hak ederim öyleyse kötüyüm de diyebilirsin.
İnanın bir ömür geçirdim, kendimden nefret ederek. Kara kaplı defterlerimi yatakların altına saklayarak.
