Sıradaki Köy Sizin Köyünüz Olabilir: Bozcaarmut Köyünde Neler Oluyor?
Kasım 26, 2025 2025-11-27 8:01Sıradaki Köy Sizin Köyünüz Olabilir: Bozcaarmut Köyünde Neler Oluyor?
Sıradaki Köy Sizin Köyünüz Olabilir: Bozcaarmut Köyünde Neler Oluyor?
Göçle Kurulan Bir Köyün, Maden Tehdidine Karşı Varoluş Mücadelesi
Türkiye’nin acı gerçeklerinden biri de “ateşin düştüğü yeri yakmasıdır.” Ülkenin neresinde ne yaşanırsa yaşansın, sonuçta herkes kendi bulunduğu yerde yalnız bırakılır; mücadele çoğu zaman bireyin ve yerelin omzuna yüklenir. Bozcaarmut’ta başlayan altın arama çalışmaları karşısında köy halkının durumu da tam olarak budur: Yalnızdırlar. Bu gerçeği kabul etmek, doğru bir eylem planının ilk adımıdır.
Elbette burada yalnız kalmaktan kastım; dernekler, kent konseyleri veya aktivistler değil; kastım apaçık bu ülkenin doğasına saygısı olmayan, başta iktidar sahipleri ve onlarla birlikte yol alanlar, çoğunlukla sadece kendi çıkarlarını düşünenlerdir.
Hiçbir mücadelenin bedelsiz kazanılmadığını unutmamak gerekir. Yuvamızı, köyümüzü, şehrimizi ve ülkemizi koruyabilmek, her şeyden önce korkuyu alt etmeyi gerektirir. Mücadele etmek, kaybetme korkusunun esiri olanlar için değildir. Bu nedenle, bu yazıya başlamadan önce bütün korkularınızı bir kenara bırakmanızı öneriyorum.
Bozcaarmut Köyü, 1884 yılında kurulmuştur. 93 Harbi sonrasında Balkanlar’dan Anadolu’ya yönelen büyük göç dalgasıyla birlikte, muhacir halk Pazaryeri ilçesi sınırları içindeki bu bölgeye yerleşmiş ve burada yeni bir yaşam kurmuştur.

Yöreye yerleşenler, evlerini kendi emekleriyle inşa etmiş; doğaya zarar vermemeye özen göstererek, yaşamı doğayla uyum içerisinde sürdürmeyi temel ilke hâline getirmiştir.
Bugün hâlâ geniş, büyük ölçüde korunaklı ormanlara sahip olan bu bölge, son yıllarda artan kesim ve müdahalelere rağmen doğal bütünlüğünü korumaktadır. Ancak kısa bir süre önce Gübretaş Maden Yatırımları A.Ş. ve iştiraki Kavak Madencilik A.Ş. tarafından köyün yakınlarında sondaj çalışmalarına başlanmıştır.
26 Ekim 2025 tarihinde köy kahvesinde yapılan toplantıda şirket yetkilileri, doğaya zarar vermeyeceklerini iddia etmiş olsalar da Türkiye’nin pek çok köyünde yaşanan deneyimler, bu tür beyanların pratikte geçerliliği olmadığını açık biçimde göstermektedir. Tahrip edilmiş ormanlar, bozulan ekosistemler ve kirlenen sular, bu sözlerin tutarsızlığının en somut kanıtlarıdır.
Bu durum, yalnızca Bozcaarmut’a özgü değildir. Ülkenin dört bir yanında köyler ve kasabalar benzer süreçlerle karşı karşıya kalmaktadır.
Örneğin; 2019 yılından beri direnen İkizköy halkı, kömür madeni çalışmalarına karşı çıkmaya hâlâ devam etmektedir. Bu süreçte İkizköylüler, orman kesim izninin iptali için Muğla İdare Mahkemesi’ne dava açtı. 17 Temmuz 2021 tarihinde, Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri sabah saatlerinde kesim yapmak üzere ormana girdi ve yaklaşık 30 ağacı kesti. Köylülerin müdahalesiyle kesim durduruldu. Aynı gün köylüler ve çevreciler orman girişinde çadır kurarak “Akbelen Ormanı’nı Vermeyeceğiz” sloganıyla 7/24 sürecek olan Doğa Nöbeti’ni başlattı.
2022 yılı ise mahkeme koridorları ve bilirkişi raporları arasındaki git-gellerle geçti.
24 Temmuz 2023 sabahı 05:30 sularında çok sayıda jandarma ve TOMA eşliğinde kesim ekipleri ormana girdi. Nöbet alanındaki köylülere ve desteğe gelenlere müdahale edildi. 24-30 Temmuz 2023 tarihleri arasında, bir hafta boyunca süren yoğun çalışmalarla Akbelen Ormanı’ndaki ağaçların çok büyük bir bölümü kesildi. Bu süreçte biber gazlı müdahaleler, gözaltılar ve Türkiye genelinden gelen destek eylemleri yaşandı. Ağustos 2023’te TBMM, muhalefetin çağrısı üzerine Akbelen gündemiyle olağanüstü toplandı. Ancak genel görüşme açılması önergesi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.
Daha yakın tarihe, 15 Eylül 2025 Pazartesi gününe geldiğimizde; İkizköy’de 151 zeytin ağacı, bir ay sonra hasat edilecek meyveleriyle birlikte söküldü. Direnişin simgelerinden biri olan 79 yaşındaki Zehra Nine ise birkaç saat önce toprağa verilmişti. Zehra Nine, vefat edene kadar köyünü ve ağaçlarını korumak için sürecin en başından beri mücadele etmişti.
Hâlâ Kazdağları’nda (Çanakkale), Fatsa’da (Ordu), İkizdere’de (Rize), Cerattepe’de (Artvin) maden çalışmaları devam ediyor ve köylünün tek isteği; doğaya zarar verilmemesi için bu çalışmaların bir an önce durdurulmasıdır.
Tüm bu örnekler, Bozcaarmut’ta yaşananların yalnızca yerel bir sorun olmadığını; ülke genelinde, doğal yaşam alanlarının ve toplulukların madencilik projeleri karşısında karşılaştığı sistematik tehditlerin bir parçası olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır.
Peki şimdi ne olacak?
16 Kasım 2025 tarihinde, Bozcaarmut köy meydanında; köy halkı, CHP, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Doğader, Bursa Kent Konseyi, Tüm Emeklilerin Sendikası ve Tümka-İş üyeleri toplandı. İddialara göre halk, maden araması yapılan bölgeye yürümek istedi fakat jandarma alanı kapattığı için yürüyüş gerçekleşmedi.
Görünen o ki, ekranlarda başka köylerin harap edildiğini gören insanlar, “bizim köyümüze bir şey olmaz” sanıyorlar. Fakat günümüz Türkiye’sinde ateşin ne zaman nereye düşeceği hiçbir şekilde bilinmemektedir. Bu yüzden Bozcaarmut köyündeki maden arama çalışmaları devam ederken, süreçle ilgili neler yapılabileceğine dair adımları takip etmek adına diğer köylerde yaşananlar bize örnek olabilir. Hiçbir köy kendi kaderine bırakılmamalıdır; bu tarz doğaya verilecek zararlar, başta köy halkının birliği ve mücadelesiyle bastırılmalıdır.
Nasıl ki Kazdağları’nda “Su ve Vicdan Nöbeti” tutulduysa, nasıl ki Zehra Nine vefat edinceye kadar zeytin ağaçlarını korumak için elinden geleni yaptıysa; bugün Bozcaarmut köylüsü de doğasını ve geleceğini korumak adına cesurca adımlar atmak zorundadır. Oturup olanları izlemek, seyirci kalmak veya hükümet karşısında kendisini zayıf hissetmek, bu maden şirketlerinin ekmeğine bal sürmek demektir. Büyük emeklerle kurulan Bozcaarmut köyü sakinlerinin; kökenleri Balkanlar’a dayanan ve ta 93 Harbi sebebiyle göçe zorlanan bir halkın, bugün kendi toprağında herhangi bir savaş olmaksızın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması ve doğasına zarar verilmesi kabul edilemez.

Bu yüzden Bozcaarmut halkı, el ele vererek bilinçli ve ortak bir bakış açısı etrafında köyünü, toprağını korumak için direniş göstermelidir. Kökenlerine saygısı olan, nereden geldiğini bilen ve gelecek kuşaklara temiz bir doğa bırakmak isteyen tüm köylülerin görevi sorumluluk almaktır. Hem geçmişi hem şimdiyi hem de geleceği yaşatabilmek adına Bozcaarmut halkı bir an önce sağduyulu bir şekilde bir araya gelmeli; süreç ne kadar uzun olursa olsun kendi konforundan ödün verip toprağına sahip çıkmalıdır.
Devam edecek
