On Üç Günün Mektupları, Cemal Süreya, Derleyen Selma Cengiz
Temmuz 3, 2025 2025-07-03 10:59On Üç Günün Mektupları, Cemal Süreya, Derleyen Selma Cengiz
On Üç Günün Mektupları, Cemal Süreya, Derleyen Selma Cengiz
12 Temmuz 1972
Biz iki ayrı ırmak gibi ayrı yerlerden kopup geldik, kavuştuk bir noktada, yanı başımızdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akıyoruz şimdi. Nicedir bu böyle. Hep de böyle olacak. Denize dökülene, ölene dek. Bizim için tek koşul mutluluk olabilir. Hiçbir şey bozamaz birliğimizi.
.
.
Sen ordasın. Ve ben burda hayatımızı düşünüyorum. Giderken cebime o 100 lirayı gizlice koymanı hiç unutamam.
14 Temmuz 1972
Senin en çok sevdiğim yanlarından biri de, sokakta yaşlı ve anlaşmış bir çift gördüğün zaman duygulanmandır. Ne güzel duygudur o. Ben de öyleyim.
.
.
Sen ne can kadınsın sen. Kirpiklerinin ucuyla şarkı söylersin. Buram buram tütersin Cemal Süreya’nın yüreğinde. Sen yanımda ol, gam kasavet çeker gider. Türkülenirim. Mutluluk gelir ılım ılım. Sevda sözlerinin bini bir para.
15 Temmuz 1972
Senin eşsizliğin, bulunmazlığın üstüne ne söylesem eksik kalır. Sadelikten korkmayan bir kadınsın bir kere. O köprünün altında vb. satılan balık ekmekten alıp yemek istemen beni en çok gönendiren şeylerden biri.
16 Temmuz 1972
Seviyor musun mektuplarımı? Ben seni çok seviyorum.
17 Temmuz 1972
Steinbeck olsa bizi anlatan bir yapıta şu cümleyle başlardı: “Bu Memo’nun, Memo’nun annesinin, Memo’nun babasının ve Memo’nun evinin öyküsüdür.”
18 Temmuz 1972
Seni evrence seviyorum.
21 Temmuz 1972
Sevmek ne uzun bir kelime!
22 Temmuz 1972
Bir de şiir yazıyorum bu arada. Ayrı bir şiir. Uzun bir şiir. Hiç yayımlanmayacak. Sende kalacak. Bir şairin, sevdiğine en büyük armağanı, yayımlanmayan, hiç de yayımlanmayacak bir şiir olabilir. Böyle düşünüyorum. Her yıl böyle bir şiir yazacağım sana. Saklarsın. İstersen ben öldükten sonra yayımlarsın.
23 Temmuz 1972
Başkent sokaklarında ceplerimi ellerimle doldurarak yürürken ilerde bir karım olacağını, çocuklarım olacağını düşünürdüm. Yüzsüz, bedensiz bir şeydi bu kadın; bir gölge gibi düşlerimin arasından sıyrılır, geçer giderdi zaman zaman. Sensin o kadın.
.
.
Biz gözyaşımızı gizleyen insanlarız.
Biz kahkahamızı da gizleriz.
Biz koşuyu kaybettikten sonra da koşan atlarız.
