Şairlere Soruyorum: “Ayşe Şirin Çakmakçı”
Eylül 10, 2025 2025-09-11 9:14Şairlere Soruyorum: “Ayşe Şirin Çakmakçı”
1- Şiiri nasıl tanımlıyorsunuz? Şiir yazmaktaki amacınız nedir?
Kahrımdan ölmeyeyim diye şiir yazıyorum. Valla. Bu bir amaç mıdır? Bireysel bir amaç uğruna yazıyorum diyebilirim. Üstelik bir de bela bir şey başıma. Şiir yani. Hep nefret ettim çocukken, lanet ettim geldiği kuyuya. Bence şiir derin bir kuyuya tutuşmuş yapışkan bir sarmaşık. Dokunursanız sizi kendine içkin kılıyor bir süre sonra siz şiir oluyorsunuz. Sonra şiir olunca şiir söylüyorsunuz çünkü yaşamak için şiir söylemek zorunda kalıyorsunuz. Bu işin -bencesi.
2- “Şiir, insan soyunun ana dilidir.” diyor Johann Georg Hamann. Sormak istediğim şu: İnsanların ana dili nasıl olur da şiir olabiliyor? Şiir diliyle konuşmak ne demek? Birbirlerine imge yüklü sözcükler mi kullanıyorlardı, çağrışım mı yüklüydüler, yoksa şiir dili hâletiruhiye midir? İlk insanların ana dilinden bahseder misiniz?
Tüberküloz ne kadar kutsalsa şiir o kadar kutsaldır. Tıpkı tüberküloz gibi şiir de hastalıktan doğar, o bozukluktan doğar ve bir insanın hastalığı da değildir o, bir ailenin, bir toplumun, bir milletin hastalığıdır bazen. Ama işte nasıl tüberküloz zamanında “ince hastalık”tı ve tüberküloz hastasının bir şairane tarafı vardı, Yeşilçam’da o kanlı mendiller, güzelim beyazın üstüne o veremin kırmızı işaretleri nasıl çizilirdi, bağlantı açık gibi görüyorum. Bahsettiğim şiirin, şiirin ta kendisi olduğuna inanmıyorum. Benim dünyamda şiir buydu. Şiiri kutsal görmeyi reddediyorum tıpkı tüberkülozun modaya yansıması gibi aptalca bir şey olduğunu düşünüyorum. Hastalık, PATHOS. Saçmalamayın pathos değil meselemiz demek istiyorum.
Şiirin insan soyunun ana dili olması fikri şöyle geliyor bana: Chomsky evrensel dil bilgisi kavramı aklıma geliyor. Sanırım her dilin belli şemaları ortak olarak gösterdiği teorisinin adı olmalı. Yani aslında evrensel dil bilgisinden bahsedebilirsek, ki bu işin rasyonel tarafıdır, duyguların dili de evrensel olabilir, bu da şiir olabilir. İmgeler bizim ortak bir kuvvetimiz mesela İngilizce şiir anlayabiliyorum sadece başka diller bilmiyorum ama ortak bir imgelem dünyasından bahsedebiliyoruz. Mavi hepimiz için melankoliye dönüşebiliyor.
İlk insanların dili çok bedenseldir diye düşündüm şimdi. Kullandığın kelimeler azdır, vurgularla hep anlamları çoğalıyordur. Belki de o dilde şiir söylemek de bir mağara duvarı resmi gibidir. Ah, yazmak yeter belki de o şiirde.
Röportaj: Selma Cengiz
Canımın İçi Çam Kokulum
Allah yokluğunu aratmıyor
İçimde bir ateş yanıyor
Fırsat olmadı düşünmeye
Şarkı yaparız demiştik
Sen şimdi sen gittin
Dersin buna da şimdi
Yok sen gittikten sonra
O kaldı diye düşündüm
Allah şarkı söylemeye devam et diyor.
Şiir gitti diye düşünmüştüm ya
O da geldi bak burada bir yerde
Bir kıvılcım dans ediyor buradayım
Buradayım
Buradayım
Delilik kalıcı olur bu sefer dedim
Sen gittikten sonra
Kalmayacak o da gidecek bir süre sonra
Şimdiyse hoş gördüğüm bir misafir o da
Ben deliyken de olabiliyormuşum
Belki hep oluyordum da korktum insanlardan
korktum
Hep köşelere çarptım canım acıdı
İçine girdiğin küçük kaygan deliği
Deyince sen de bir çocuk görüyor musun
Ben görüyorum
Danish bana diyor ki
Koymuş Grief ve Grace’i bir araya
Yani Grief abla şöyle biri mesela
Siyah saçlı bir kere
– Saçlarımı ilk defa siyaha boyadım
Biraz yaşlıca bir adam toplu
Böyle bir abla gördüm ben ona benziyor
Grace de mesela Grace abla
Biraz Galadriel havası
Ya yazıklar olsun
Taylor Swift dinledim ağladım ilk defa
En azından yeni bir Era açtın hayatımda
Ama işte ya
Dün de söyledim
Bazı anlar vardı
Biz kendi dünyamızda yaşardık ve mutluyduk
Hep de buna kızdı ya
O da
